O güçlü bir gözlem duygusuna sahiptir.
- He has an acute sense of observation.
Tom'un modern resim için estetik duygusu vardır.
- Tom has an aesthetic sense for modern painting.
Tom Mary'nin ondan yapmasını istediğini yapmak için oldukça çok fazla sağduyuya sahiptir.
- Tom has way too much common sense to do what Mary's asking him to do.
Eğitim yaptığın okulda yazı yazmanın yanı sıra sağduyuyu öğretmediler mi?
- Didn't they teach you common sense as well as typing at the school where you studied?
Onun doğru ve yanlış anlayışı yoktur.
- He has no sense of right and wrong.
Onun bir mizah anlayışı vardır.
- He has a sense of humor.
Gerçekten onun ne kastettiğini anlamak için yeterli aklı vardı.
- She had enough sense to understand what he really meant.
Ben ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.
- I was trying to make sense of what had happened.
Tom sadece ne olduğunu anlamaya çalıştı.
- Tom tried to make sense of what just happened.