a minorite; a franciscan friar

listen to the pronunciation of a minorite; a franciscan friar
Английский Язык - Турецкий язык

Определение a minorite; a franciscan friar в Английский Язык Турецкий язык словарь

minor
yardımcı
minor
{i} üniversitede ikinci branş
minor
ikinci derecede olan
minor
(İnşaat) azınlık

Küçük ama sesli bir azınlık, toplantının kesilmesine yol açtı. - A small, but vocal minority, disrupted the meeting.

Kadınlar bir azınlık değildir. - Women are not a minority.

minor
ufak

Dan ufak yaralarla kurtuldu. - Dan survived with minor injuries.

Sergi ufak bir skandala neden oldu. - The exhibition caused a minor scandal.

minor
(Ticaret) daha önemsiz
minor
küçük

Bir avukatın zor bir durumda küçük konularda bile her taşın altına bakması ve aynı konuda sonuca ulaşmak için ısrarla belirtmesi önemlidir. - It is important that a lawyer should leave no stone unturned even on minor points and harp on the same subject to achieve a break through in an impasse.

Bu sadece küçük bir başarısızlık. - It's only a minor setback.

minor
minör
minor
ikincil
minor
ergin olmayan çocuk
minor
daha küçük
minor
üniversitede ikinci branşa ait
minor
{i} ergin olmayan kimse, rüştünü ispat etmemiş kimse
minor
kücük
minor
rüştünü ispat etmemiş kimse
minor
rüştünü ispat etmemiş
minor
{s} reşit olmayan

Kanun, reşit olmayanların sigara içmesini yasaklıyor. - The law prohibits minors from smoking.

Reşit olmayan birinin refahını tehlikeye düşürdüğünüz için tutuklusunuz. - You're under arrest for endangering the welfare of a minor.

minor
önemi az
minor
{i} (üniversitede) yardımcı branş. 3
minor
(Tıp) Küçük (Parvus'un komparatif şekli), minoris
Английский Язык - Английский Язык
minor
a minorite; a franciscan friar

    Расстановка переносов

    a minorite; a Fran·cis·can fri·ar

    Произношение

Избранное