O dağınıklık hakkında ne yapacağımı bilmiyorum.
- I don't know what to do about that mess.
Mutfaktaki bu dağınıklıktan kim sorumlu?
- Who's responsible for this mess in the kitchen?
Tom o karışıklıktan bir gül gibi kokarak çıktı.
- Tom certainly came out of that mess smelling like a rose.
Karışıklık için üzgünüm.
- I'm sorry for the mess.
Bu, oldukça karmakarışık olabilirdi.
- This could get quite messy.
Bu karmakarışık olacak.
- This is going to get messy.
Bu kirliliği temizlememe yardımcı ol.
- Help me clean up this mess.
O, hızla kirliliği temizledi.
- She quickly cleaned up the mess.
Başımızı belaya sokan kişi Tom'du.
- Tom was the one who got us into this mess.
The wardroom mess.
I mess with the wardroom officers.
He made a mess of it.
Parked under a tree, my car was soon covered in birds' mess.
... all the subatomic particles. But look at this mess, it's called the standard model. ...
... said throughout my presidency is when folks mess with Americans, we go after them. ...