Gözetlemede muhtemelen büyük bir hata olduğunu zannediyorum.
- I think that it likely that there was a major fault in the lookout.
Yeni yasa büyük bir reformdu.
- The new law was a major reform.
Tom mimariyi asıl branş olarak seçiyor.
- Tom is majoring in architecture.
Tom üniversitede edebiyatı asıl branş olarak aldı.
- Tom majored in literature at the university.
Tom bir müzik majörü değil.
- Tom isn't a music major.
Binbaşıyı değiştirmeyi düşünüyorum.
- I'm thinking of changing majors.
Binbaşı Anderson savaşı durdurmaya hazırdı.
- Major Anderson was ready to stop fighting.
O, gelirinin önemli bir bölümünü gıdaya harcıyor.
- She spends a major part of her income on food.
Kate'e bir filmde önemli bir rol oynama fırsatı verildi.
- Kate has been given an opportunity to play a major role in a movie.