Onun konuşması izleyiciyi tahrik etti.
- Her speech moved the audience.
Sovyet Rusya'sında, televizyon izleyiciyi izler!
- In Soviet Russia, television watches the audience!
Seyirciler sıkılmış görünüyordu.
- The audience looked bored.
Seyircilerin hepsi yabancıydı.
- The audience were all foreigners.
İzleyicilerin yaklaşık yarısı kadındı.
- Around half of the audience were female.
Bu film tüm dünyada izleyicilere taşındı.
- This film moved audiences around the world.
Konuşma dinleyicileri derinden etkiledi.
- The speech deeply affected the audience.
Dinleyiciler konuşmasından çok etkilendi.
- The audience were fascinated by his speech.
Belediye başkanı büyük bir kitleye hitap etti.
- The Mayor addressed a large audience.
Seyirci kitlesi onu destekledi.
- The mass of the audience supported him.
Madonna'nın konseri büyük bir dinleyici çekti.
- Madonna's concert drew a large audience.
Konuşması dinleyicileri derinden etkiledi.
- His speech deeply affected the audience.
Romancı büyük bir okuyucu kitlesiyle konuştu.
- The novelist talked to a large audience.