O bir sonraki romanı için büyük bir avans aldı.
- She received a large advance for her next novel.
Tom'un patronu ona bir haftalık ücreti avans verdi.
- Tom's boss advanced him a week's wages.
Ama kuşkusuz o zaman hiçbir bilimsel gelişme yoktu.
- But undoubtedly there were no scientific advances then.
Son 100 yılın bilim ve teknoloji ve topluluğun diğer alanlarındaki gelişmeler hayat kalitesine hem avantajlar hem de dezavantajlar getirdi.
- Advances in science and technology and other areas of society in the last 100 years have brought to the quality of life both advantages and disadvantages.
Müdür, toplantıda bir öneri ileri sürdü.
- The manager advanced a proposal at the meeting.
Dan, Linda'nın seksüel önerisini reddetti.
- Dan rejected Linda's sexual advances.
Biletler peşin olarak 30 dolar ya da gösteri gününde 35 dolar.
- Tickets are $30 in advance, or $35 on the day of the show.
Peşin olarak ödemek zorundayız.
- We have to pay in advance.
Japon endüstrisi savaştan beri büyük ilerlemeler kaydetti.
- Japanese industry has made great advances since the war.
Yine, köktenci ideolojiler büyük tarihsel ilerlemelere karşı çıkarlar.
- Once more, the fundamentalist ideologies oppose to the great historical advances.