Bir ön duruşma 20 Ekim'de planlanıyor.
- A preliminary hearing is scheduled for October 20th.
Bu bir yargılama değil bir duruşmadır.
- This is a hearing, not a trial.
Tom işitmesini kaybetti.
- Tom lost his hearing.
Bu kadar uzun bir zamandan sonra bu şarkıyı İşitmek gerçekten eski zamanları geri getiriyor.
- Hearing this song after so long really brings back the old times.
Bu kadar uzun bir zamandan sonra bu şarkıyı İşitmek gerçekten eski zamanları geri getiriyor.
- Hearing this song after so long really brings back the old times.
Tom işitmesini kaybetti.
- Tom lost his hearing.
Çocukların keskin bir işitme duyusu var.
- The kid has a keen sense of hearing.
Kör bir insanın işitme duyusu genellikle çok keskindir.
- A blind person's hearing is often very acute.
Sanırım bir işitme cihazına ihtiyacım var.
- I think I need a hearing aid.
Tom bir işitme cihazı takıyor.
- Tom is wearing a hearing aid.