Yabancılarla alay etme.
- Don't poke fun at foreigners.
Ben bir yabancı olduğum için, şakayı anlayamadım.
- Being a foreigner, I couldn't catch on to the joke.
General, onun konuşmasını kesmeden, onun ağır fildişi sopasıyla onun kafasına vurdu; barbar düştü.
- The general, without interrupting his speech, hit him on the head with his heavy ivory stick; the barbarian fell.
Biz barbarlar değiliz.
- We're not barbarians.
Onlar, barbar dediklerinden çok daha vahşidirler.
- They are much more savage than those they call barbarians.
Kendilerine uygar diyorlar ama barbar dedikleri kadar vahşiler.
- They call themselves civilized, but they're just as savage as those they call barbarians.
the constant threat of spontaneous outbreaks of singing on Centre Court by pop has-beens and the occasional ungentlemanly antics of Johnny Foreigner.