a fiction; a fable; an untruth

listen to the pronunciation of a fiction; a fable; an untruth
Английский Язык - Турецкий язык

Определение a fiction; a fable; an untruth в Английский Язык Турецкий язык словарь

lie
{f} yalan söylemek

Yalan söylemek yanlıştır. - It is wrong to tell a lie.

Yalan söylemek çok kötü bir alışkanlıktır. - Telling lies is a very bad habit.

lie
{f} uzanmak

Bütün gün yatakta uzanmaktan başka bir şey yapmadı. - He did nothing but lie in bed all day.

Tom bütün gün yatakta uzanmaktan başka bir şey yapmadı. - Tom did nothing but lie in bed all day.

lie
{f} yatmak

Ben yatmak istiyorum. - I'd like to lie down.

Ben birkaç dakika için yatmak istiyorum. - I'd like to lie down for a few minutes.

lie
{i} palavra
lie
{i} konum

Konumunu yitirdi çünkü yalan söylemekten kaçınmıştı. - He lost his position just because he refused to tell a lie.

lie
{f} (lay, lain, ly.ing)
lie
{f} yasal olmak
lie
{f} mideye oturmak
lie
(fiil) yalan söylemek, kandırmak, yatmak, uzanmak, mideye oturmak, yasal olmak
lie
kalmak
lie
{f} durmak, kalmak, olmak
lie
{i} duruş

Ayılar uyuduğunda ya da uzandığında onların duruşları ısıdan kurtulmak ya da onu korumak isteyip istemediklerine bağlıdır. - When bears sleep or lie down, their postures depend on whether they want to get rid of heat or conserve it.

lie
{f} uzan

Çocukken çimin üstünde sırtüstü uzanır beyaz bulutlara bakardım. - As a boy, I used to lie on my back on the grass and look at white clouds.

Ada Japonya'nın batısına doğru uzanır. - The island lies to the west of Japan.

lie
balığın gizlendigilie down yatmak
lie
yer almak

Nagoya Tokyo ve Osaka arasında yer almaktadır. - Nagoya lies between Tokyo and Osaka.

Şehir bir dağın eteğinde yer almaktadır. - This city lies at the base of a mountain.

lie
bulunmak
lie
uzan(mak)
lie
(Tıp) Duruş, yatış, fetüsün uzun ekseni il annenin uzun ekseni arasındaki münasebeti belirtmekte kullanılan obstetrik terim
Английский Язык - Английский Язык
lie
a fiction; a fable; an untruth
Избранное