Sen benim gözlerim için bir ziyafetsin.
- You are a feast for my eyes.
Bütün gece ziyafet çekebilirsin ama gün ağarmadan önce mezarına geri dönebilirsin!
- You may feast all night, but return to your grave before dawn!
Böyle bir şölen krallara yakışır!
- A feast like this is fit for a king!
Bayram bütün gece sürecekti.
- The feast was to last all night.
Onun güzel sesi kulaklar için gerçek bir bayramdı.
- Her lovely voice was a real feast to the ears.
Bu sadece bir festival.
- This is only a feast.
We feasted them after the victory.
We had a feast to celebrate the harvest.
I feasted on the beautiful picture.
I feasted on turkey and dumplings.
It was a feast for the eyes.