Onun çalışması kabul edilebilir, ama mükemmel olmaktan uzak.
- His work was acceptable, but far from excellent.
Hikaye Neuilly -on-the -Seine'da sahnelenmiştir, Paris'ten çok uzak olmayan bir Fransız kasabası.
- The story is set in Neuilly-on-the-Seine, a French town not far from Paris.
Gözden ırak olan, gönülden ırak olur.
- Far from eye far from heart.
Adacık uzaktan bir kaplumbağaya benziyordu.
- The islet resembled a tortoise from afar.
İnsanlığı sevmek için uzaktan izlenebilir olmalıdır.
- To love humanity, it must be viewed from afar.
Fırtınanın durması söyle dursun, çok daha fazla yoğunlaştı.
- Far from stopping, the storm became much more intense.
Çiftliklerin %75'inden fazlası domuz ve süt ineği yetiştirdi.
- More than 75% of farms raised pigs and milk cows.
Jon, Tom'dan çok daha çekicidir.
- Jon is far more attractive than Tom.
Bir şey alamayacak kadar çok uzak.
- To take something too far.
Gezgin uzaktan bir ışık gördü ve sevindi.
- The traveler saw a light from afar and rejoiced.
Uzaktan bakıldığında pek çok şey hoş görünecektir.
- If you look from afar, most things will look nice.
Uzağa gitsen bile, telefon üzerinden birbirimizle temas kurmaya devam edelim.
- Even if you go far away, let's keep in touch with each other over the phone.
Tom ne kadar uzağa gittiğini görmek için kilometre sayacını kontrol etti.
- Tom checked his odometer to see how far he'd driven.
Kapıdan daha öteye gitmedi.
- He went no farther than the gate.
Son zamanlarda, bilgisayar kullanımında artan çeşitlilik, ofis alanlarının çok ötesine uzandı.
- Recently, the increasing diversity of computer use has extended far beyond the realms of the office.
Gezgin uzaktan bir ışık gördü ve sevindi.
- The traveler saw a light from afar and rejoiced.
Uzaktan bakıldığında pek çok şey hoş görünecektir.
- If you look from afar, most things will look nice.
Tom bizden uzakta olmayan kirasız küçük bir evde yaşıyordu.
- Tom was living rent-free in a small house not too far from us.
O, otelden çok uzakta değildir.
- It is not far away from the hotel.
You have all come far and you will go farther.
He was far richer than we'd thought.
We are on the far right on this issue.
It was a far adventure, full of danger.
He went to a far country.
He moved to the far end of the state. She remained at this end.
Like father, like son.
- The apple does not fall far from the tree.
Tom helps his father out on the farm.
- Tom helps his dad out on the farm.
Tom turned off the engine, but left the headlights on.
- Tom motoru kapattı ama farları açık bıraktı.
Could you turn on your headlights?
- Farlarınızı açar mısınız?
What is the difference between a lightning bolt and a lightning flash?
- Bir yıldırımla bir şimşek arasındaki fark nedir?
The difference between the right word and almost the right word is the difference between lightning and the lightning bug.
- Doğru kelime ve doğruya yakın kelime arasındaki fark şimşek ve ateş böceği arasındaki farktır.
... SAL KHAN: And one day in the not-too-far future-- or there's ...
... will be remembered far longer than any person of wealth or fortune. Einstein's reconceptualization ...