Siyasal etkinlikte bulunmak için zamanım yok.
- I have no time to engage in political activity.
O zamandan beri dini etkinliklerle uğraşıyor.
- He has engaged in religious activity since then.
Televizyon izlemek pasif bir faaliyettir.
- Watching TV is a passive activity.
Öğrenme muhtemelen hemen hemen katıldığımız her faaliyette yer alır.
- Learning probably takes place in virtually every activity in which we take part.
Zamanının çoğunu hangi etkinliği yaparak geçirirsin?
- What activity do you spend most of your time doing?
Favori yaz etkinliğin nedir?
- What's your favorite summer activity?
Tatoeba, yalnızca imajını kötülemek ve faaliyetini aşağılamak isteyenleri işbirlikçi olarak kabul etmemeli.
- Tatoeba should not admit as collaborators those who only wish to denigrate its image and demean its activity.
Tom hiçbir beyin aktivitesi işareti göstermiyor.
- Tom is showing no signs of brain activity.