Onun söylediği benim için bir gizemdi.
- What she said was an enigma to me.
Rusya, bir muammanın içindeki gizemle sarılmış bir bilmece.
- Russia is a riddle wrapped in a mystery inside an enigma.
Rusya, bir muammanın içindeki gizemle sarılmış bir bilmece.
- Russia is a riddle wrapped in a mystery inside an enigma.
Bazen kendime bir muammayım.
- Sometimes I am an enigma to myself.
Tom bir muamma ile karşı karşıya.
- Tom faces a conundrum.
Özgür irade sorunu din için bir dikenli bir bilmece.
- The question of free will is a prickly conundrum to religion.
Mona Lisa'nın esrarengiz bir gülümsemesi var.
- The Mona Lisa has an enigmatic smile.
Rusya, bir muammanın içindeki gizemle sarılmış bir bilmece.
- Russia is a riddle wrapped in a mystery inside an enigma.