Bill ve John çene çalmak için ayda bir kez bir araya gelmekten hoşlanıyorlar.
- Bill and John like to get together once a month to shoot the breeze.
Tom buraya erken gelmek isteyen kişidir.
- Tom is the one who wanted to get here early.
Fort Sumter'a yemek götürmek zor olacak.
- Getting food to Fort Sumter would be a very difficult job.
Yalnız yemek yemeye alışıyorum.
- I'm getting used to eating alone.
Araba ile oraya ulaşmak benim bir buçuk saatimi aldı.
- It took me an hour and a half to get there by car.
Oraya ulaşmak için uzun bir yol yürümek zorundasın.
- You have to walk a long way to get there.
Tom'u oradan çıkarmak zorundayız.
- We have to get Tom out of there.
Tom'u buradan çıkarmak zorundayız.
- We've got to get Tom out of here.
Oraya varmak ne kadar sürer?
- How long will it take to get there?
Ofisime varmak yaklaşık on beş dakika alır.
- It takes about 15 minutes to get to my office.
Bayan West kahvaltı hazırlamakla meşgul.
- Mrs. West is busy getting breakfast ready.
Annem akşam yemeğini hazırlamakla meşguldü.
- Mother was busy getting ready for dinner.
Neredeyse öğrenmek isteyebileceğin her dilde yerli konuşurlar tarafından hazırlanmış ses dosyalarını bulmak kolaylaşıyor.
- It's getting easier to find audio files by native speakers for almost any language you might want to study.
Bazı insanlar iş bulmak için sahte isimler kullanmak zorunda kaldı.
- Some people had to use false names to get work.
İlerlemenin sırrı başlamaktır.
- The secret of getting ahead is getting started.
Hemen başlamak istiyorum.
- I'd like to get started right away.