Yoğun trafikten kaçınmak için tali yoldan gitti.
- He took a detour to avoid the heavy traffic.
Hedefe ulaşmak için bir dolambaçlı yoldan gidin!
- Take a detour to reach the goal!
Dolambaçlı yoldan gitmeliyiz.
- We need to make a slight detour.
Tom çevre yolundan gitmek zorundaydı.
- Tom had to take a detour.
Orada hiç servis yolu var mı?
- Are there any detours up ahead?
Tom çevre yolundan gitmek zorundaydı.
- Tom had to take a detour.
Tom dolambaçlı yoldan her şeyi yapar.
- Tom does everything in such a roundabout way.
O bir döner kavşakta arabanın kontrolünü kaybetti ve takla attı.
- He lost control with the car in a roundabout and it flipped.
O bir döner kavşakta kontrolü kaybetti ve takla attı.
- His car lost control in a roundabout and flipped.
On the third day I made a detour westward to avoid the country of the Band-lu, as I did not care to be detained by a meeting with To-jo.
... And I'd like to just make one last little detour here to the ...