Mary, uçak kazasından sonra tek hayatta kalandır.
- Mary is the only survivor of the plane crash.
Tom depremden hayatta kalanlara yardım etmek için Kızıl haça para bağışladı.
- Tom donated money to the Red Cross to help survivors of the earthquake.
Onlar sağ kalanları buldu.
- They've found survivors.
Başka sağ kalan yoktu.
- There were no other survivors.
Sami kurban değil. O bir felaketzede.
- Sami is not a victim. He's a survivor.
Çöken binadan birçok felaketzede kurtarıldı.
- Many survivors were rescued from the collapsed building.
Gece boyu süren sağanak yağış, mahsur kalan feribottaki kazazedeleri kurtarma çalışmalarına sekte vurdu.
- Heavy rain throughout the night has hampered efforts to rescue survivors from the stricken ferry.
Tek bir kurtulan yoktu.
- There wasn't a single survivor.
Tom'un büyükbabası bir toplama kampı kurtulanıydı.
- Tom's grandfather was a concentration camp survivor.