O, işini kaybettiği için eğitimini ertelemek zorunda kalacak.
- She'll have to delay her education because she lost her job.
Onun gecikmesi için hiçbir bahane yoktur.
- There is no excuse for his delay.
Gecikmeden o işe başlamalıyım.
- I must set about that work without delay.
Yapılması gereken bütün şey beklemektir.
- All that is to be done is to wait.
Onun için beklemekten başka yapacak bir şey yoktu.
- There was nothing for it but to wait.
Boston'da tehir edildik.
- We were delayed in Boston.
Fadıl nikahı geciktirmek için başka bir mazeret buldu.
- Fadil found another excuse to delay the wedding.
Uzun bir bekleyiş olacak.
- It'll be a long wait.
Uzun bir bekleyişten sonra içeri girdik.
- We got in after a long wait.
Bekleme salonunda beş hasta vardı.
- Five patients were in the waiting room.
Biz, erkekler kadınları beklemeye alışığız.
- We men are used to waiting for the women.
Otobüsü beklerken burada kalmaktansa yürümeyi tercih ederim.
- I prefer to walk rather than stay here waiting for the bus.
Beklemek, gözlemek ve sessiz kalmak birçok savaşı önleyebilir.
- Waiting, observing, and keeping silent can avoid many wars.
O gelene kadar burada bekleyeceğim.
- I'll wait here until she comes.
Carlos bir müddet bekledi.
- Carlos waited a moment.
Fırtınalı olacak. Ertelemesek iyi olur.
- It's going to be stormy. We had better not delay.
O, işini kaybettiği için eğitimini ertelemek zorunda kalacak.
- She'll have to delay her education because she lost her job.
Gecikmeden sorunu görüşmek gereklidir.
- It's necessary to discuss the problem without delay.
Başka gecikmelerden kaçınmalıyız.
- We need to avoid any further delays.
Çorba ısınıncaya kadar bekleyin.
- Wait till the soup warms.
Lütfen otuz dakika bekleyin.
- Please wait for thirty minutes.
Bir trafik sıkışıklığı tarafından geciktirildim.
- I was delayed by a traffic jam.
Sağanak dün posta dağıtımını geciktirdi.
- The thunderstorm yesterday delayed the delivery of the mail.
Fadıl nikahı geciktirmek için başka bir mazeret buldu.
- Fadil found another excuse to delay the wedding.
Umarım onlar diğerleri gibi uçuşumu geciktirmezler.
- Hopefully they don't delay my flight like the others.
... So we're very excited to have a very special guest. Without delay, I want to introduce ...
... wants to sign additional jobs legislation into law without delay. But at the same time, ...