Bugün ısı 30 santigrat dereceye kadar yükseldi.
- Today, the temperature rose as high as 30 degrees Celsius.
Termometre 15 derecede durdu.
- The thermometer stood at 15 degrees.
Onun büyük babası yüksek rütbeli bir askerdi.
- His grandfather was a soldier of high degree.
Diplomanı nerede aldın?
- Where did you get your degree?
Senin bir mezuniyet diploman var.
- You have a bachelor's degree.
Ben bir lisans derecesi aldım.
- I earned a bachelor's degree.
Tom yüksek lisansını üç yıl önce aldı.
- Tom got his master's degree three years ago.
Termometre otuz derece olduğunu söylüyor.
- The thermometer says it's thirty degrees.
Termometre burada otuz derece olduğunu söylüyor.
- The thermometer says it's thirty degrees in here.
Ne dereceye kadar biz ona güvenebiliriz?
- To what degree can we trust him?
Ben, bir dereceye kadar sizinle aynı fikirdeyim.
- I agree with you to a degree.
Tom'un bir kanun mertebesi var.
- Tom has a law degree.
Ben, bir dereceye kadar sizinle aynı fikirdeyim.
- I agree with you to a degree.
If they but knew it, almost all men in their degree, some time or other, cherish very nearly the same feelings towards the ocean with me.
Master, we knowe that thou sayest, and teachest ryght, nether considerest thou eny mannes degre, but techest the waye of god truely.
To what degree do the two accounts of the accident concur?.
... degree, what is the optimal strategy? ...
... going to have to that to some degree. ...