Seyahatimi Sendai'den Aomori'ye kadar genişlettim.
- From Sendai I extended my journey to Aomori.
O, ne zaman bir seyahatten geri gelse, kızı için bir hediye getirir.
- Whenever she comes back from a journey, she brings a gift for her daughter.
İyi günler, nasılsın?
- Good day, how are you?
Ve onu üç günde tekrar kaldıracağım.
- And I will raise it again in three days.
Yolculuk henüz başladı.
- The journey has just begun.
O, Paris'e bir yolculuk yaptı.
- He made a journey to Paris.
Zamana ayak uydurabileyim diye her gün gazete okurum.
- I read a newspaper every day so that I may keep up with the time.
Ben onlara düğün günlerinin ne zaman olduğunu sormak istiyorum.
- I want to ask them when their wedding day is.
Ben mümkünse dünyanın etrafında bir geziye çıkmak istiyorum.
- I want to go on a journey around the world if possible.
Gezinin amacı, büyükanneyi ziyaret etmekti.
- The object of the journey was to visit Grandma.
Hayat bir seyahate benzer.
- Life is like a journey.
Gerard de Nerval Doğuya Seyahat'i yazdı.
- Gérard de Nerval wrote Journey to the East.
O, gece gündüz çalışır.
- He studies day and night.
Tom bu ay gündüz vardiyasında.
- Tom is on the day shift this month.
Bu çağda elektriksiz bir hayat düşünülemez.
- In this day and age, life without electricity is unimaginable.
Çağının en iyi yazarı olarak görülüyordu.
- He was regarded as the greatest writer of the day.
Keşif, 1896 yılında sıcak bir Ağustos gününde gerçekleşti.
- The discovery took place on a warm August day in 1896.
Onüçüncü doğum gününden birkaç gün sonra Tony de okulu bıraktı.
- A few days after his thirteenth birthday, Tony left school, too.
Gidip çocuğumu kreşten alacağım.
- I will go and pick up my child from daycare.
Tom'u kreşte indirdim.
- I dropped Tom off at daycare.
Ben mümkünse dünyanın etrafında bir geziye çıkmak istiyorum.
- I want to go on a journey around the world if possible.
Onlar seksen millik yolculuğu tamamladılar.
- They finished eighty miles' journey.
Önümüzdeki ay bir yolculuğa çıkacağız.
- We are going on a journey next month.
Applicants must be under thirty years old.
- Adaylar otuz yaşın altında olmalılar.
Applicants are requested to apply in person.
- Adayların bizzat başvurmaları rica olunur.
Winning the election was a great victory for the candidate's political party.
- Seçimi kazanmak adayın siyasi partisi için büyük bir zaferdi.
The two candidates are struggling for mastery.
- İki aday ustalık için mücadele ediyorlar.
There are six nominees for this year's prize.
- Bu yılki ödül için altı aday var.
He is a nominee in four award categories.
- O, dört ödül kategorisinde aday.
... modern-day Egypt is submerged beneath an ancient sea. ...
... If I look at my typical work day, Twitter-- ...