Dul bir kadın ve bir kız evlat bırakıyor.
- He leaves a widow and a daughter.
Kız evlat saçını fırçalar.
- The daughter brushes her hair.
Tom her zaman bir kız evlat istemişti.
- Tom had always wanted a daughter.
Tom her zaman bir kız evlat istedi.
- Tom always wanted a daughter.
Onun kız arkadaşı Japon.
- His girlfriend is Japanese.
O, Kanadalı bir kızla evlendi.
- He married a Canadian girl.
Kızınız bir uyuşturucu bağımlısı.
- Your daughter is a drug addict.
Mary onun kızına bağırmakla ilgili kendini suçlu hissetti.
- Mary felt guilty about yelling at her daughter.
Sami'nin kendi kızı ile ensest ilişkisi vardı.
- Sami has had an incestuous relationship with his daughter.
İyi bir kız çocuğu, iyi bir eş yapacaktır.
- A good daughter will make a good wife.
Joneslar kızlarını sever.
- The Joneses love their daughter.
Kız ince belli bir kadın haline geldi.
- The girl has grown into a slender woman.
Bu kız bir kadın oldu.
- This girl has become a woman.
Sevgilisi okul oyunu için başka bir kızı öpmek zorunda olduğu için Mary mutsuz.
- Mary's not happy that her boyfriend has to kiss another girl for the school play.
Bu gece kardeşimin sevgilisiyle buluşacağım.
- I'm going to meet my brother's girlfriend tonight.
Kızını görmek için çok sabırsızdı.
- He was very impatient to see his daughter.
Onun Mary adında bir kızı var.
- She has a daughter whose name is Mary.
Kız arkadaşına doğru koştum.
- I ran into your girlfriend.
Onun kız arkadaşı Japon.
- His girlfriend is Japanese.
Your girl turned up on our doorstep.
The Chinese and Indians say all too often: I want a son, not a daughter.
... but he was able to send his daughter to Princeton and on to ...
... workers and check their papers. You know what? If my daughter or yours looks ...