Tom kalabalığın arasından ite kalka yol açtı.
- Tom elbowed his way through the crowd.
Bulutların arasından güneş ışığı demeti geldi.
- A beam of sunlight came through the clouds.
İki çocuk araziyi baştan başa dolaştı.
- The two boys traveled throughout the land.
Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu.
- The forest fire occurred through carelessness.
Bir grup kentin içinden geçit açtı.
- A band led the parade through the city.
Nehir kasabanın içinden geçer.
- The river flows through the town.
Sen tamamen ödevlerin aracılığıyla mısın?
- Are you completely through with your homework?
Ben sadece onu tamamen bitiremedim.
- I just couldn't go through with it.
O direkt gözyaşları ile cevap verdi.
- She answered through tears.
İspanya'dan Parise Pirene'leri bir uçtan bir uca yürüdüm.
- I hiked through the Pyrenees from Spain to Paris.
Arkadaşlarımın iyi ofisleri sayesinde bir iş bulabildim.
- I was able to get a job through the good offices of my friend.
Genetik mühendisliği sayesinde, mısır kendi böcek ilaçlarını üretir.
- Through genetic engineering, corn can produce its own pesticides.
Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
- Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
Denizaltı yüzeye doğru ince bir buz tabakasını yarıp geçmek zorunda kaldı.
- The submarine had to break through a thin sheet of ice to surface.
Tom Mary'yi onun işini baştan sona incelerken yakaladı.
- Tom caught Mary snooping through his stuff.
Tom baştan sona kadar derginin sayfalarını çevirdi.
- Tom flipped through the pages of the magazine.