O, kalabalığın arasından ite kalka geçti.
- He pushed his way through the crowd.
Bulutların arasından güneş ışığı demeti geldi.
- A beam of sunlight came through the clouds.
İki çocuk araziyi baştan başa dolaştı.
- The two boys traveled throughout the land.
Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu.
- The forest fire occurred through carelessness.
Paris'in içinden akan nehir, Seine'dir.
- The river which flows through Paris is the Seine.
Nehir kasabanın içinden geçer.
- The river flows through the town.
O tamamen Amerikalıdır.
- He's American through and through.
Sen tamamen ödevlerin aracılığıyla mısın?
- Are you completely through with your homework?
O direkt gözyaşları ile cevap verdi.
- She answered through tears.
İspanya'dan Parise Pirene'leri bir uçtan bir uca yürüdüm.
- I hiked through the Pyrenees from Spain to Paris.
O çok çalışma sayesinde bir servet yaptı.
- He has made a fortune through hard work.
Arkadaşlarımın iyi ofisleri sayesinde bir iş bulabildim.
- I was able to get a job through the good offices of my friend.
Denizaltı yüzeye doğru ince bir buz tabakasını yarıp geçmek zorunda kaldı.
- The submarine had to break through a thin sheet of ice to surface.
Adam Tom'a baktı, sonra sahne kapısından dışarı karanlık Londra caddesine doğru gözden kayboldu.
- The man looked at Tom, then vanished through the stage door out into the dark London street.
Sadece bunu baştan sona konuşalım.
- Let's just talk this through.
Tom Mary'yi onun işini baştan sona incelerken yakaladı.
- Tom caught Mary snooping through his stuff.