Argüman eksiklerle doludur.
- The argument is full of holes.
Onun argümanı gerçeklere dayalıydı.
- His argument was based on facts.
Savaş için bir kanıt sundu.
- He presented an argument for the war.
Bir sebebe zarar vermenin en haince yolu kasten yanlış görüşleri savunmaktan oluşur.
- The most perfidious way of harming a cause consists of defending it deliberately with faulty arguments.
Benim tartışmayı destekleyecek adil bir miktar bilimsel veriyi sıralayacağım
- I will marshal a fair amount of scientific data to support my argument.
Tartışma geçersizdir.
- The argument is full of holes.
Savaş için bir kanıt sundu.
- He presented an argument for the war.
Bu iddia, söz sanatından başka bir şey değil.
- This argument is nothing more than rhetoric.
Sigara içmenin zararlı olduğu iddiası kabul edildi.
- The argument that smoking is injurious has become accepted.
Konuşmacının tartışması konuyla alâkasızdı.
- The speaker's argument was off the point.
Bu tartışma etkili konuşma sanatından başka bir şey değil.
- This argument is pure rhetoric.