a consecutive series of pictures that constitutes a unit of action in a film

listen to the pronunciation of a consecutive series of pictures that constitutes a unit of action in a film
Английский Язык - Турецкий язык

Определение a consecutive series of pictures that constitutes a unit of action in a film в Английский Язык Турецкий язык словарь

scene
{i} sahne

Korkunç sahne onu ürpertti. - The terrible scene made him shudder.

O, sahneye şaşırmıştı. - He was surprised at the scene.

scene
{i} olay yeri

Araba kazası olay yeri korkunç bir manzaraydı. - The scene of the car accident was a horrifying sight.

Olay yerinde bulunduğuna dair ona karşı herhangi bir kanıt yoktu. - There was no evidence against him found at the scene.

scene
manzara

Manzara beni daha genç günlerime geri götürdü. - The scenery carried me back to my younger days.

Araba kazası olay yeri korkunç bir manzaraydı. - The scene of the car accident was a horrifying sight.

scene
{i} sahne, manzara, görünüm, görüntü: The picture depicts a
scene
hadise
scene
{i} mizansen
scene
görünüm
scene
keste
scene
rezalet

Herkesin önünde rezalet çıkarmayın. - Don't make a scene in public.

Sami, Leyla'nın düğününde bir rezalete neden oldu. - Sami caused a scene at Layla's wedding.

scene
heyecan

Bu heyecanlandırıcı bir sahne. - That's a heartwarming scene.

scene
{i} olay

Kaza hakkında beni en çok şaşırtan şey avukatların olay yerine ne kadar çabuk varmalarıydı. - What surprised me most about that accident is how fast the lawyers arrived on the scene.

Olay yerinde bulunduğuna dair ona karşı herhangi bir kanıt yoktu. - There was no evidence against him found at the scene.

scene
{i} dekor

Bir sahne dekoru değişikliğinin bizi iyi yapabileceğini düşündüm. - I figured a change of scenery might do us good.

Gerçekten sahne dekorunda bir değişiklik kullanabilirim. - I could really use a change in scenery!

scene
{i} sahne dekoru

Gerçekten sahne dekorunda bir değişiklik kullanabilirim. - I could really use a change in scenery!

Bir sahne dekoru değişikliğinin bizi iyi yapabileceğini düşündüm. - I figured a change of scenery might do us good.

scene
{i} faaliyet alanı
Английский Язык - Английский Язык
scene
shot
a consecutive series of pictures that constitutes a unit of action in a film

    Расстановка переносов

    a con·se·cu·tive se·ries of pictures that constitutes a Unit of ac·tion in a film

    Турецкое произношение

    ı kınsekyıtîv sîriz ıv pîkçırz dhıt känstıtuts ı yunıt ıv äkşın în ı fîlm

    Произношение

    /ə kənˈsekyətəv ˈsərēz əv ˈpəkʧərz ᴛʜət ˈkänstəˌto͞ots ə ˈyo͞onət əv ˈaksʜən ən ə ˈfəlm/ /ə kənˈsɛkjətɪv ˈsɪriːz əv ˈpɪkʧɜrz ðət ˈkɑːnstəˌtuːts ə ˈjuːnət əv ˈækʃən ɪn ə ˈfɪlm/
Избранное