Tom kavga etmek istemiyor.
- Tom doesn't want to fight.
Tom kavga etmekten hoşlanmaz.
- Tom doesn't like fighting.
Bazıları savaşmak için isteksiz.
- Some were unwilling to fight.
Büyük bir savaşçı güç yayar. O ölümüne savaşmak zorunda değildir.
- A great warrior radiates strength. He doesn't have to fight to the death.
Keşke onlar dövüşmeyi bıraksalar.
- I wish they would stop fighting.
Onlar dövüşmeyi reddetti.
- They refused to fight.
Kavga, birçok tutuklamalarla sonuçlandı.
- The fight resulted in several arrests.
Sınır kavgaları yaygındı.
- Border fights were common.
Sizinle döğüşmekten usandım.
- I'm tired of fighting with you.
İsyancı kuvvetler döğüşmek için hazırlandı.
- Rebel forces prepared to fight.
Büyük bir savaşçı güç yayar. O ölümüne savaşmak zorunda değildir.
- A great warrior radiates strength. He doesn't have to fight to the death.
Amerikalıların sadece savaşmak için herhangi bir arzusu yoktu.
- Americans simply had no desire to fight.
Ben kendi savaşımı veriyorum.
- I fight my own battles.