Uzun boylu adam, yakasına pembe bir karanfil takmıştı.
- The tall man wore a pink carnation in his lapel.
Hepimiz onun pembe smokinine güldük.
- We all laughed at his pink tuxedo.
Kız kardeşimin arabası pembe renklidir.
- My sister's car is pink.
Pembe renkli bir arabam var.
- I have a pink-coloured car.