Mary'nin ona ne söylemesi gerektiği hakkında bir ipucu yoktur.
- Mary doesn't have a clue about what she should say to him.
Tom'un bir ipucu yok.
- Tom doesn't have a clue.
Tom ipucunu nasıl alacağını bilmiyor.
- Tom doesn't know how to take a hint.
Sana bir ipucu vereceğim.
- I'll give you a hint.
Pilot onun bir UFO olabileceğini ima etti.
- The pilot hinted that it might be a UFO.
Tom oda için ödememiz gerektiğini ima etti.
- Tom hinted that we should pay for the room.
Smith, clue Jones in on what's been happening.
... HERE'S A CLUE: M-E. ...
... I had no clue. ...