a citadel; a fortress; hence, a defense

listen to the pronunciation of a citadel; a fortress; hence, a defense
Английский Язык - Турецкий язык

Определение a citadel; a fortress; hence, a defense в Английский Язык Турецкий язык словарь

tower
kule

Eyfel Kulesi, Louvre Müzesi ile aynı şehirdedir. - The Eiffel Tower is in the same city as the Louvre Museum.

Turnalar yuvalarını kilisenin çan kulelerine yapmaya eğilimliler. - The cranes tend to make their nests in the bell towers of churches.

tower
{i} kale

Kalenin resminin odak ayarı bozuktu. - The picture of the tower was out of focus.

tower
(Askeri) römorkör
tower
(Bilgisayar) büyük kasa
tower
çeker
tower
(Askeri) şilep
tower
(above/over ile) yükselmek
tower
çok yüksek/uzun olmak
tower
{f} yüksel

Kule mavi gökyüzüne doğru yükseldi. - The tower rose up against the blue sky.

Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi. - The tree was so tall that it towered over the garden wall.

tower
{f} yükselmek
tower
{i} burç
tower
{i} hisar
tower
{f} kale gibi yükselmek
tower
{f} (up) yükselmek
tower
{f} over/above -in üstünden yükselmek
tower
{i} sığınak
Английский Язык - Английский Язык
tower
a citadel; a fortress; hence, a defense

    Расстановка переносов

    a citadel; a fortress; hence, a de·fense

    Произношение

Избранное