Bütün öğleden sonrayı arkadaşlarla sohbet ederek geçirdim.
- I spent the whole afternoon chatting with friends.
O benimle sohbet etmektense Tatoeba'daki cümleleri tercüme etmeyi tercih ediyor.
- She would sooner translate sentences on Tatoeba than chat with me.
Tom'la muhabbet etmeye gidelim.
- Let's go have a chat with Tom.
Hadi, sobanın etrafında oturalım ve muhabbet edelim.
- Let's sit around the stove and have a chat.
Kısa süre içinde konuşmalıyız.
- We need to chat soon.
Biliyorsun, geçen gün sokakta onunla karşılaştık, biz konuşmak için durduk.
- You know, I came across him in the street the other day, we stopped to chat.
Bill ve John sohbet etmek için ayda bir kez bir araya gelmekten hoşlanıyorlar.
- Bill and John like to get together once a month to chat.
O benimle sohbet etmektense Tatoeba'daki cümleleri tercüme etmeyi tercih ediyor.
- She would sooner translate sentences on Tatoeba than chat with me.
Biliyorsun, geçen gün sokakta onunla karşılaştık, biz konuşmak için durduk.
- You know, I came across him in the street the other day, we stopped to chat.
Konuşmak yerine çalışın!
- Work instead of chatting!
Bir fincan kahve içerken sohbet ettik.
- We had a chat over a cup of coffee.
Biz akşam yemeğinden sonra şarkı söyledik, dansettik ve sohbet ettik.
- We sang, danced and chatted after dinner.
Do you want to chat online later?.
... He's into the video chat and everyone's being dropped in. ...
... There's a chat room where people are tossing out questions. And this is also a follow-up ...