Tekstil fabrikasının pencereleri demir çubuklarla donatılmış bu yüzden fabrikada yangın çıktığında işçilerden çoğu öldü.
- The textile factory's windows are fitted with iron bars so when a fire broke out inside the factory, most of the workers died.
Ben sadece bir granola çubuk yedim.
- I only ate one granola bar.
Tekstil fabrikasının pencereleri demir çubuklarla donatılmış bu yüzden fabrikada yangın çıktığında işçilerden çoğu öldü.
- The textile factory's windows are fitted with iron bars so when a fire broke out inside the factory, most of the workers died.
Tom bir kalıp çikolata satın aldı.
- Tom bought a bar of chocolate.
Ben kalıptan çok, sıvı sabunu tercih ederim.
- I prefer soap as a liquid rather than a bar.
O, sessiz müziği tercih ediyor - örneğin barok.
- She prefers quiet music - the baroque, for example.
Senin bir baron olduğunu düşündüm.
- I thought that you were a baron.
Avustralya'nın Büyük Set Resif'i iklim değişikliği tarafından tehdit edilmektedir.
- Australia's Great Barrier Reef is threatened by climate change.
Bu TV setini indirimli satıştan aldım.
- I bought this TV set at a bargain sale.
Bariyerde biletini göster.
- Show your ticket at the barrier.
Bir kase meyvenin dışında mutfak masası bomboştu.
- The kitchen table was bare except for a bowl of fruit.
Barak Obama dışında bütün Amerika başkanları beyazdı.
- Aside from Barack Obama, all US presidents were white.
At kaçtıktan sonra ahır kapısını kapatmak için çok geç.
- It's too late to shut the barn door after the horse has run away.
At kaçtıktan sonra ahır kapısını kapatmak için çok geç.
- It's too late to shut the barn door after the horse has escaped.
Çıplak ellerinle bir elmayı parçalayabilir misin?
- Can you break an apple in half with your bare hands?
Seni çıplak ellerimle parçalayabilirim.
- I can rip you apart with my bare hands.
Köpek bana kapıda havlamayı sürdürdü ve içeri girmemi engelledi.
- The dog kept barking at me at the gate and kept me from coming in.
Dünya vatandaşı olarak, kültürel engellerin üstesinden gelmenin yollarını biliyorum.
- As a citizen of the world, I know ways of overcoming cultural barriers.
Kapıyı sürgüleyip kilitledik.
- We barred the door and locked it.
İngiliz, Belçikalı ve Hollandalı bir meyhaneye girer ve tezgahta otururlar. Barmen söyler, Bir dakika bekleyin, bu bir şaka mı ne?
- An Englishman, a Belgian and a Dutchman enter a pub and sit down at the counter. Says the barkeeper, Wait a minute, is this a joke or what?
Tom parmaklıkların arkasında olmalı.
- Tom should be behind bars.
Seni demir parmaklıklar ardında görmek istiyorum.
- I want you behind bars.
Ben kollarımı zar zor oynatabiliyorum.
- I can barely move my arms.
Ben deneyimimden biliyorum; yalın ayak futbol oynamak kötü bir fikir. Kolayca kırık ayak parmaklarınla son verebilirsin.
- I know from experience; playing soccer barefoot is a bad idea. You could easily end up with broken toes.
Barack Obama hariç Amerika Birleşik Devletlerinin bütün başkanları beyazdı.
- Excluding Barack Obama, all presidents of the United States were white.
Barack Obama hariç bütün ABD başkanları beyazdı.
- Excluding Barack Obama, all US presidents were white.
bar the door.
There were no bars so I didn't get your text.
Step up to the bar and order a drink.
He invited everyone to his wedding bar his ex-wife.
I couldn't get into the nightclub because I had been barred.
Suppose we have two objects, foo and bar.
Ancient Sparta used iron bars instead of handy coins in more valuable alloi, to physically disencourage the use of money.
Tom walked into the pub and ordered a pint of beer.
- Tom birahaneye yürüdü ve bir bardak bira ısmarladı.
The workers like to gather in a pub where they can let their hair down.
- İşçiler hoşça vakit geçirebilecekleri bir barda toplanmak istiyor.
Tom drinks beer with his buddies at the local bar every weekend.
- Her hafta sonu Tom arkadaşlarıyla bir yerel barda bira içer.
The local government closed all bars and saloons.
- Yerel yönetim tüm barları ve salonları kapattı.
Barsoom was the biggest Martian town. It had the fanciest saloon. It was the Wild, Wild Red.
- Barsoom en büyük Mars kentiydi. En süslü salona sahipti. Orası Vahşi, Vahşi Kırmızıydı.
The local government closed all bars and saloons.
- Yerel yönetim tüm barları ve salonları kapattı.
People everywhere yearn for public leaders dedicated to world peace.
- Her yerde insanlar dünya barışına adanmış kamu liderleri için özlem duyuyorlar.
... The bar charts show you the real time bit ...
... start with the left side of the picture. The horizontal axis, the width of the bar ...