ağlanmayan

listen to the pronunciation of ağlanmayan
Турецкий язык - Английский Язык
unwept
Not wept

Wish those nights not spent, / Long, unhappy nights, / Which in sighings went / Over lost delights? / Wish those tears unwept, / When you seemed unkind?.

Unmourned

Let fall thy tears! Let rise thy strain! / So canst thou never be among / Those heritors of man's disdain, / Th' unwept, unhonored, and unsung.

{a} not wept, not lamented
{s} not grieved for; not cried over
ağla
{f} weep

As soon as she saw me, she began to weep. - O beni görür görmez ağlamaya başladı.

She began to grumble and then to weep. - Söylenmeye ve ardından ağlamaya başladı.

ağla
{f} cry

The girl did nothing but cry. - Kız ağlamaktan başka bir şey yapmıyor.

The baby stopped crying. - Bebek ağlamayı kesti.

ağla
bewail
ağla
{f} crying

The baby ceased crying. - Bebek ağlamayı kesti.

The baby stopped crying. - Bebek ağlamayı kesti.

ağla
{f} tearing
ağla
{f} wail
ağla
{f} weeping

We were eating while weeping. - Ağlarken yemek yiyorduk.

I was sad when she was weeping. - O ağlarken ben üzgündüm.

ağla
bewall
ağla
{f} wept

She wept reading the letter. - O mektubu okurken ağladı.

He neither spoke nor wept, but went out in silence. - O, ne konuştu nede ağladı, sessizce dışarı çıktı.

ağla
cry for

I know that you still cry for me sometimes. - Ara sıra hâlâ benim için ağladığını biliyorum.

Nobody will cry for him. - Kimse onun için ağlamaz.

ağla
{f} wailing
ardından ağlanmayan
unwept
ağlanmayan
Избранное