ağırbaşlı

listen to the pronunciation of ağırbaşlı
Турецкий язык - Английский Язык
{s} earnest
sedate
demure
sober

Unless Tom is sober, I don't want him helping us. - Tom ağırbaşlı olmadıkça, onun bize yardım etmesini istemiyorum.

I was very sober at the time. - O zaman çok ağırbaşlıydım.

imperturbable
graceful
grand
serious
sage
dignified

At the funeral, the widow looked very dignified, with her black suit, hat and gloves. - Cenazede, dul kadın siyah takım elbisesi, şapkası ve eldiveni ile çok ağırbaşlı görünüyordu.

Tom says I look dignified. - Tom ağırbaşlı göründüğümü söylüyor.

serious, grave, sedate, dignified, decorous, demure, solemn, sober vakur, ciddi
matronly
staid

New Age ideas are a refreshing alternative to the staid orthodoxy of traditional Christianity. - Yeni Çağ fikirleri geleneksel Hıristiyanlığın ağırbaşlı ortadoksluğu için ferahlatıcı bir alternatiftir.

calm
serious-minded, sedate, sober
austere
sober minded
solemn

Roy looked solemn as I told him the story. - Roy ona hikayeyi anlatırken ağırbaşlı görünüyordu.

dignify
somber
decorous
bland
self-effacing
{s} grave
ağırbaşlı kimse
owl
uslu, ağırbaşlı
sedate, dignified
fazla ağırbaşlı kimse
sobersides
Турецкий язык - Турецкий язык
Davranışları ölçülü, olgun (kimse), vakur, ciddi: "Ahmet Naci, ağırbaşlı, çalışkan ve haluk bir gençti."- R. N. Güntekin
Davranışları ölçülü, olgun (kimse), vakur, ciddi
ciddi
vakarlı
ağırbaşlı
Избранное