Barney was wounded seriously.
- Barney ağır şekilde yaralandı.
She was not seriously injured.
- O ağır yaralı değildi.
It was like watching a slow motion movie.
- Ağır çekim bir film izlemek gibiydi.
They showed the scene in slow motion.
- Onlar sahneyi ağır çekimle gösterdiler.
There is a heavy tax on tobacco.
- Tütünde ağır bir vergi vardır.
Can you manage to carry that heavy suitcase by yourself?
- O ağır bavulu kendiniz taşıyabilir misiniz?
Air traffic controllers are under severe mental strain.
- Hava trafik kontrolörleri ağır zihinsel yük altındadırlar.
He was subjected to severe criticism.
- Ağır eleştiriye maruz kaldı.
Thanks for the hard work.
- Ağır iş için teşekkürler.
The soldiers had artillery.
- Askerlerin ağır silahları vardı.
Barney was wounded seriously.
- Barney ağır şekilde yaralandı.
kodaman, önemli kimse.
His dog is hard of hearing.
- Onun köpeği ağır duyar.
My grandmother is hard of hearing. In other words she is slightly deaf.
- Büyükannem biraz ağır işitir. Yani hafifçe sağırdır.
He will fight the heavyweight champion tomorrow.
- Yarın ağır siklet şampiyonu ile karşılaşacak.
Were they heavily armed?
- Onlar ağır silahlı mıydı?
My liver is heavily damaged.
- Benim karaciğerim ağır biçimde hasar görmüştür.
My pet dog was seriously ill.
- Benim evcil köpeğim ağır hastaydı.
Both were seriously wounded.
- Her ikisi de ağır yaralandı.
He was injured badly in the accident.
- O, kazada ağır yaralandı.
My car was badly damaged in the accident.
- Arabam kazada ağır hasar gördü.
Tom says I look dignified.
- Tom ağırbaşlı göründüğümü söylüyor.
You look very dignified.
- Çok ağırbaşlı görünüyorsun.
After the hatchet job my boss did on my proposal, I'm not sure how long I want to keep on working here.
- Teklifimle ilgili patronumun yaptığı ağır eleştiriden sonra, burada çalışmayı ne kadar süre sürdürmek istediğimden emin değilim.
He will fight the heavyweight champion tomorrow.
- Yarın ağır siklet şampiyonu ile karşılaşacak.
He will fight the heavyweight champion tomorrow.
- Yarın ağır siklet şampiyonu ile karşılaşacak.
The building was heavily damaged by fire.
- Bina yangında ağır şekilde hasar gördü.
I was heavily sedated.
- Ağır şekilde sakinleşmiştim.