Cat cafés have started opening up all over the world.
- Kedi kafeler tüm dünyada açılmaya başladı.
The opening of the country had a great influence on Japanese civilization.
- Ülkenin açılmasının Japon medeniyeti üzerinde büyük bir etkisi oldu.
Babies cry when they are hungry.
- Bebekler aç olduklarında ağlarlar.
Many people in the world are hungry.
- Dünyada birçok insan açtır.
The fight for civil rights in the United States started in 1954, when the government said school had to be open to everyone.
- Amerika Birleşik Devletlerinde sivil haklar için mücadele 1954 yılında başladı, hükümetin herkese okul açılmak zorunda olduğunu söylediğinde.
Because of hunger and fatigue, the dog finally died.
- Açlıktan ve yorgunluktan dolayı, köpek sonunda öldü.
Many of the workers died of hunger.
- İşçilerin çoğu açlıktan öldüler.
I wanted to go sailing.
- Ben denize açılmak istedim.
I don't know why Tom doesn't want to go sailing with us next week.
- Tom'un neden gelecek hafta bizimle denize açılmak istemediğini bilmiyorum.
Keep your eyes open, it's going to happen fast.
- Gözlerinizi açık tutun, hızlı olacak.
I can describe China, especially in relation to big cities like Beijing, in one sentence - China is a country whose pace of life is both fast and leisurely.
- Ben, özellikle Pekin gibi büyük şehirler ile ilgili olarak Çin'i tek bir cümleyle açıklayabilirim. - Çin, yaşam hızı hem hızlı hem de keyifli bir ülkedir.
I opened the drawer to get a pencil.
- Bir kurşun kalem almak için çekmeceyi açtım.
Tom unlocked the drawer.
- Tom çekmecenin kilidini açtı.
The roses are blooming early this year.
- Güller bu yıl erken çiçek açıyor.
The roses are in bloom.
- Güller çiçek açmışlar.
At the inauguration ceremony a plaque was unveiled in honor of the founder.
- Açılış töreninde kurucunun şerefine bir plaket verildi.
The automaker will unveil its new line of sports cars tomorrow.
- Otomobil üreticisi yarın spor arabaların yeni çizgisini açıklayacak.
May I switch on the light?
- Işığı açabilir miyim?
Switch on the light. I can't see anything.
- Işığı aç, bir şey göremiyorum.
Tom unfolded the newspaper and started to read it.
- Tom gazeteyi açtı ve onu okumaya başladı.
Tom unfolded the blanket and wrapped it around himself.
- Tom battaniyeyi açtı ve onu kendi etrafına sardı.
Open an image and select an image layout. Click Open for opening an image. Click Quit for quitting the program. Image Layout feature allows you to view in any layout.
- Bir resim açın ve bir resim düzeni seçin. Bir resim açmak için Aça tıklatın. Programdan çıkmak için Çıkışı tıklatın. Resim Düzeni özelliği herhangi bir düzende göstermenize olanak tanır.
Don't open this door, please.
- Bu kapıyı açma, lütfen.
Could you turn on the light please?
- Lütfen ışığı açar mısınız?
Please turn on the television.
- Lütfen televizyonu aç.
Would you mind opening the window?
- Pencereyi açar mısın?
I plan to invite a lot of guests to the opening ceremony.
- Açılış törenine çok misafir davet etmeyi planlıyorum.
Tom seemed to be famished.
- Tom çok aç görünüyordu.
Tom said that he was famished.
- Tom Mary'nin çok aç olduğunu söyledi.
The door opened automatically.
- Kapı otomatik olarak açıldı.
I opened the box and looked inside.
- Kutuyu açtım ve içine baktım.
I have just arrived. I haven't even unpacked my bags.
- Daha yeni geldim. Çantalarımı bile açmadım.
I should finish unpacking.
- Paketi açmayı bitirmeliyim.
He who uncovers the most dies the fastest.
- Gerçekleri en çok açığa çıkaran, en çabuk ölür.
We uncovered this arcane.
- Biz bu gizemi açığa çıkardık.
He disclosed his intentions.
- O evlenme niyetini açıkladı.
You ought not to have disclosed the secret.
- Sırrı açıklamamalıydın.
Dan rejected Linda's idea to expose everything to the press.
- Dan, Linda'nın her şeyi basına açıklama fikrini reddetti.
Speech exposes what the brain is worth.
- Konuşma, beynin değerini açığa vurur.
Give me the keys so I can unlock the door.
- Kapıyı açabilmem için bana anahtarları ver.
Tom unlocked the front door.
- Tom ön kapının kilidini açtı.
You shouldn't be drinking on an empty stomach.
- Aç karnına içki içmemelisin.
Tom opened the trunk and found it empty.
- Tom bagajı açtı ve onu boş buldu.
It's possible that Tom doesn't know how to unclog a sink.
- Tom'un lavaboyu nasıl açacağını bilmemesi mümkündür.
Can you unclog the toilet?
- Sen tuvaletteki tıkanıklığı açabilir misin?
Tom unscrewed the cap and handed the jar to Mary.
- Tom kapağı açtı ve kavanozu Mary'ye uzattı.
Who did Tom want to go sailing with?
- Tom kiminle denize açılmak istedi?
I wanted to go sailing.
- Ben denize açılmak istedim.