açılmış

listen to the pronunciation of açılmış
Турецкий язык - Английский Язык
unsealed
unfastened
undone
(Havacılık) extended
expanded
unwound
unfurled
hungry

You can't be hungry. You had a snack a few minutes ago. - Aç olamazsın. Birkaç dakika önce abur cubur yedin.

Many people in the world are hungry. - Dünyada birçok insan açtır.

açmış, açılmış; ışıl ışıl
opened, open, brilliant
hunger

My stomach is clenched with hunger. - Midem açlıktan yapıştı.

Some people in the world suffer from hunger. - Dünyada bazı insanlar, açlıktan çeker.

tamamen açılmış
full blown
(Tıp) fast

Keep your eyes open, it's going to happen fast. - Gözlerinizi açık tutun, hızlı olacak.

Fadil opened a fast-food restaurant. - Fadil bir fast-food restoran açtı.

(Bilgisayar) open it
(Bilgisayar) draw

The file cabinet drawers are open. - Dosya dolabı çekmeceleri açıktır.

I opened the drawer to get a pencil. - Bir kurşun kalem almak için çekmeceyi açtım.

(Bilgisayar) bloom

All the cherry trees in the park are in full bloom. - Parktaki tüm kiraz ağaçları tamamen çiçek açmış.

The roses are blooming early this year. - Güller bu yıl erken çiçek açıyor.

vida dişi açılmış
(Mekanik) threaded
unseal
unveil

The automaker will unveil its new line of sports cars tomorrow. - Otomobil üreticisi yarın spor arabaların yeni çizgisini açıklayacak.

At the inauguration ceremony a plaque was unveiled in honor of the founder. - Açılış töreninde kurucunun şerefine bir plaket verildi.

switch on

Tom stood at the door, flipping the light switch on and off. - Tom kapıda durdu, ışık anahtarının açık ve kapalı olmasına baktı.

Tom clicked the light switch on. - Tom lamba anahtarını açtı.

unfold

Tom unfolded the newspaper and started to read it. - Tom gazeteyi açtı ve onu okumaya başladı.

The man was folding and unfolding his arms. - Adam kollarını bağlıyordu ve açıyordu.

{f} unsealed
unwind
{f} open

Tatoeba is open source. - Tatoeba açık kaynaklıdır.

Twitter loves open source. - Twitter, açık kaynağı sever.

turn on

I told you not to turn on the lights. - Sana ışıkları açmamanı söyledim.

It's very warm. Shall I turn on the air conditioner? - Burası çok sıcak. Klimayı açayım mı?

decompress
{f} unfurled
{f} opening

I plan to invite a lot of guests to the opening ceremony. - Açılış törenine çok misafir davet etmeyi planlıyorum.

Please forgive me for opening your letter by mistake. - Yanlışlıkla mektubunu açtığım için lütfen beni affet.

unpin
roll out
famished

Tom seemed to be famished. - Tom çok aç görünüyordu.

Tom said that he was famished. - Tom Mary'nin çok aç olduğunu söyledi.

unfurl
{f} opened

He opened a checking account with the bank. - O, bankada bir çek hesabı açtı.

When he opened the door he had nothing on but the TV. - Kapıyı açtığında TV dan başka açık bir şeyi yoktu.

tune in on
unpack

I have just arrived. I haven't even unpacked my bags. - Daha yeni geldim. Çantalarımı bile açmadım.

Tom opened his suitcase and began unpacking. - Tom valizini açtı ve boşaltmaya başladı.

clear off
uncover

He who uncovers the most dies the fastest. - Gerçekleri en çok açığa çıkaran, en çabuk ölür.

We uncovered this arcane. - Biz bu gizemi açığa çıkardık.

disclose

You ought not to have disclosed the secret. - Sırrı açıklamamalıydın.

He disclosed his intentions. - O evlenme niyetini açıkladı.

{f} switching on
power on
rol out
turn#on
expose

Fadil exposed his dark secret. - Fadıl karanlık sırrını açıkladı.

Dan rejected Linda's idea to expose everything to the press. - Dan, Linda'nın her şeyi basına açıklama fikrini reddetti.

power#on
alabildiğine açılmış
widespread
greedy, covetous, insatiable
hollow
ravenous
hungry, empty, peckish; greedy, covetous haris
esurient
hungry person
needing to eat
greedy for
covetous; greedy
rollout
{s} unfed
peckish
unstop
uncap
starveling
unwreathe
unlock

Give me the keys so I can unlock the door. - Kapıyı açabilmem için bana anahtarları ver.

Tom unlocked the drawer. - Tom çekmecenin kilidini açtı.

{s} covetous
turnon
{s} empty

You shouldn't be drinking on an empty stomach. - Aç karnına içki içmemelisin.

Alcohol affects you more quickly on an empty stomach. - Alkol sizi aç karnına daha çabuk etkiler.

untuck
meld
unbar
unroof
switchon
untwist
unbolt
unmuffle
unclog

I might be able to help you unclog your sink. - Lavabonun tıkanıklığını açmana yardım edebilirim.

It's possible that Tom doesn't know how to unclog a sink. - Tom'un lavaboyu nasıl açacağını bilmemesi mümkündür.

unscrew

Tom unscrewed the cap and handed the jar to Mary. - Tom kapağı açtı ve kavanozu Mary'ye uzattı.

denize açılmış
off shore
düğmeleri açılmış
unbuttoned
gözleri faltaşı gibi açılmış
wide-eyed
gözleri faltaşı gibi açılmış
saucer eyed
gözü açılmış
undeceived
iyice açılmış
spread
iğne ile açılmış delik
pinhole
levye ile açılmış
jemmied
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение açılmış в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Yiyecek bulamayan
Gözü doymaz, haris
Çok istekli, çok hevesli
Yemek yeme gereksinimi olan veya yemesi gereken, tok karşıtı: "Aç ne yemez, tok ne demez."- Divanü Lügati't - Türk
Gözü doymaz, haris. Çok istekli, hevesli
Yemek yeme ihtiyacı olan veya yemesi gereken, tok karşıtı
Karnı doymamış olarak: "Ben aç yattım mı kötü kötü rüyalar görürüm nedense."- O. Kemal
Yiyecek bulamayan kimse: "Ben hem öksüzüm, hem yetimim, hem de tam 23 saattir açım."- Y. K. Karaosmanoğlu
Karnı doymamış olarak