Life's nature is inexplicable.
- Hayatın doğası açıklanamaz.
Tom was normally very reliable and his absence from the meeting was inexplicable.
- Tom normalde çok güvenilirdi ve onun toplantıya gelmemesinin nedeni açıklanamaz.
Please explain the rules of soccer to me.
- Lütfen bana futbolun kurallarını açıklayın.
He explained later how he made this decision.
- Bu kararı nasıl verdiğini daha sonra açıkladı.
He explained later how he made this decision.
- Bu kararı nasıl verdiğini daha sonra açıkladı.
I explained the reason in detail.
- Ben nedeni ayrıntılı olarak açıkladım.
He had no difficulty in explaining the mystery.
- Gizemi açıklamada zorluk çekmedi.
I think your problem is that you don't listen carefully when people are explaining things.
- Bence senin sorunun insanlar bir şeyler açıklarken dikkatlice dinlememen.
Professors should explain everything in detail, not be succinct and always tell students to go home and read their books.
- Profesörler, her şeyi detaylı bir şekilde açıklamalılar, kısa ve öz olmamalılar ve her zaman öğrencilere eve gitmelerini ve kitaplarını okumalarını söylemeliler.
For a professional, he gave a poor account of himself in today's game.
- Bir profesyonele göre, bugünkü oyunda kendisiyle ilgili garip bir açıklama yaptı.
I don't understand this word. Could you paraphrase it?
- Bu sözcüğü anlamıyorum. Onu açıklayabilir misin?