Tom doesn't get outdoors much.
- Tom çok açık havaya çıkmaz.
Tom loves being outdoors.
- Tom açık havayı çok seviyor.
People who regularly work in the open air do not suffer from sleeplessness.
- Düzenli olarak açık havada çalışan kişiler uykusuzluk sıkıntısı çekmezler.
We had a good time in the open air.
- Açık havada iyi zaman geçirdik.
People who regularly work in the open air do not suffer from sleeplessness.
- Düzenli olarak açık havada çalışan kişiler uykusuzluk sıkıntısı çekmezler.
We spent the day in the open air.
- Günü açık havada geçiririz.
Tom loves being outdoors.
- Tom açık havayı çok seviyor.
Tom seems to enjoy being outdoors.
- Tom açık havada olmaktan hoşlanıyor gibi görünüyor.
Open-air markets sell food grown on local farms.
- Açık hava pazarları yerel çiftliklerde yetiştirilen gıdaları satar.
We spent the day in the open air.
- Günü açık havada geçiririz.
Italy is a large open-air museum.
- İtalya büyük bir açık hava müzesidir.
Open-air markets sell food grown on local farms.
- Açık hava pazarları yerel çiftliklerde yetiştirilen gıdaları satar.
After rain comes fair weather.
- Yağmurdan sonra açık hava gelir.