-i sevmek

listen to the pronunciation of -i sevmek
Турецкий язык - Английский Язык

Определение -i sevmek в Турецкий язык Английский Язык словарь

-i sevmek
be fond of
sevmek
love

I can wait to love in heaven. - Cennette sevmek için bekleyebilirim.

It is easy to love, but hard to be loved. - Sevmek kolay fakat sevilmek zordur.

sevmek
like

You can't help but like him. - Onu sevmekten başka çaren yok.

You can't help but like them. - Onları sevmekten başka çaren yok.

sevmek
fancy
delicesine sevmek
adore
taparcasına sevmek
worship
karşılıksız sevmek
carry a torch for
sevmek
dandle
sevmek
be fond of
sevmek
caress
sevmek
to love; to like
sevmek
affect
sevmek
fondle
sevmek
pet
sevmek
enjoy
sevmek
care
deli gibi sevmek
be mad about
deli gibi sevmek
(deyim) head over heels in love
delicesine sevmek
dote on
sevmek
fond of
sevmek
care for
sevmek
be sweet on somebody
sevmek
for

To love and to be loved, these are the biggest forms of happiness. - Sevmek ve sevilmek, bunlar mutluluğun büyük biçimleridir.

Tom has loved Mary for a long time. - Tom uzun süredir Mary'yi sevmektedir.

sevmek
to be fond of
sevmek
go for
sevmek
cotton to
sevmek (birini veya bir şeyi)
care for
delicesine sevmek
dote
daha çok sevmek
like better
deli gibi sevmek
love to distraction
deli gibi sevmek
to be mad about
delicesine sevmek
be crazy for
delicesine sevmek
dote upon
gözbebeği gibi sevmek
to regard (someone) as the apple of one's eye
hava atmayı sevmek
be fond of show
sevmek
to fondle, caress. Sevsinler! (Konuşma Dili) Now isn't he/she something! (said sarcastically). Sev beni, seveyim seni. (Atasözü) You scratch my back and I'll scratch yours
sevmek
to love; to like, to enjoy, to be fond of, to care for sb/sth, to go for sb/sth; to fondle, to caress, to stroke (a cat, etc.)
taparca sevmek
make an idol of
tatlı sevmek
have a sweet tooth
çok sevmek
be crazy for
çok sevmek
to dote on sb/sth
çok sevmek
be very fond of
çıldırasıya sevmek
love to distraction
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение -i sevmek в Турецкий язык Турецкий язык словарь

sevmek
Çok hoşlanmak
sevmek
Sevgi ve bağlılık duymak
sevmek
Birine sevgiyle bağlanmak, gönül vermek
sevmek
Okşamak
sevmek
Birine sevgiyle bağlanmak, gönül vermek: "Ne kadınlar sevdim zaten yoktular / Böyle bir sevmek görülmemiştir."- A. İlhan. Çok hoşlanmak: "Bazıları entari üstüne kürk giymeyi daha çok severlerdi."- R. H. Karay
sevmek
Sevgi ve bağlılık duymak: "Çok az lakırtı söylediği için, sevdiği arkadaşları bile kendisini iyice anlayamamışlardı."- Ö. Seyfettin
sevmek
Yerini, şartlarını uygun bulmak
-i sevmek
Избранное