Finding his office was easy.
- Onun ofisini bulmak kolaydı.
Finding his office was easy.
- Onun bürosunu bulmak kolaydı.
The real journey of discovery doesn't consist in exploring new landscapes but rather in seeing with new eyes.
- Gerçek bir keşif yolculuğuna çıkmak yeni manzaralar bulmakla olmaz ancak onlara yeni gözlerle bakmakla olur.
Searching is dangerous. Sometimes you discover something you didn't at all want to find.
- Araştırma tehlikelidir. Bazen hiç bulmak istemediğin bir şeyi bulursun.
I wish I was smart enough to invent something that sold well enough for me to get rich.
- Keşke benim zengin olmam için yeterince satan bir şeyi bulmak için yeterince akıllı olsam.
Jobs are hard come by these days.
- Bu günlerde iş bulmak zordur.
This rare stamp is hard to come by.
- Bu nadir pulu bulmak zordur.
Why do I have to come up with all the ideas?
- Neden bütün fikirleri bulmak zorundayım?
Why am I the one who has to come up with all the ideas?
- Bütün fikirleri bulmak zorunda olan kişi neden benim?
Mary doesn't want to see me, but I have to find an excuse for talking to her.
- Mary beni görmek istemiyor, fakat onunla konuşmak için bir bahane bulmak zorundayım.
Police have failed to turn up any new evidence about the murder.
- Polis cinayetle ilgili herhangi bir yeni kanıt bulmakta başarısız oldu.
We have to find a way to reach Tom.
- Tom'a ulaşmak için bir yol bulmak zorundayız.