It was careless of you to leave the key in the car.
- Anahtarı arabada bırakmak senin dikkatsizliğindi.
We had no choice but to leave the matter to him.
- Meseleyi ona bırakmaktan başka çaremiz yoktu.
I really want to impress them.
- Ben gerçekten onları hayran bırakmak istiyorum.
I really want to impress him.
- Ben gerçekten onu hayran bırakmak istiyorum.
It's dangerous to expose babies to strong sunlight.
- Bebekleri güçlü güneş ışığına maruz bırakmak tehlikelidir.
He vowed to give up smoking.
- O, sigarayı bırakmak için söz verdi.
To give up smoking is not easy, but you should for the sake of your health.
- Sigarayı bırakmak kolay değildir, fakat sağlığının uğruna bırakmalısın.
You should quit smoking.
- Sigarayı bırakmakmalısın.
I want to quit my current job.
- Ben şu anki işimi bırakmak istiyorum.
I'm afraid you're going to have to release Tom.
- Ne yazık ki Tom'u serbest bırakmak zorunda kalacaksın.
I had to drop Tom off at school.
- Tom'u okula bırakmak zorunda kaldım.
I had to drop something off at Tom's office.
- Tom'un ofisine bir şey bırakmak zorunda kaldım.
It's dangerous to expose babies to strong sunlight.
- Bebekleri güçlü güneş ışığına maruz bırakmak tehlikelidir.
I'm afraid you're going to have to release Tom.
- Ne yazık ki Tom'u serbest bırakmak zorunda kalacaksın.
The cones of the jack pine, for example, do not readily open to release their seeds until they have been subjected to great heat.
- Jack çamı kozalakları, örneğin, büyük bir ısıya maruz kalıncaya kadar tohumlarını bırakmak için kolayca açılmazlar.
We were told Tom wanted to drop out of school.
- Bize Tom'un okulu bırakmak istediği söylendi.
Tom wanted to drop out of school.
- Tom okulu bırakmak istedi.
We were told Tom wanted to drop out of school.
- Bize Tom'un okulu bırakmak istediği söylendi.
Tom wanted to drop out of school.
- Tom okulu bırakmak istedi.
She has to stop smoking.
- O sigarayı bırakmak zorundadır.
He made a resolve to stop smoking.
- O, sigara içmeyi bırakmak için karar verdi.
Now, I would like to leave the floor to Mr. Brown.