I just wanted to clarify that.
- Sadece onu açıklamak istedim.
I'd like to clarify that.
- Onu açıklamak istiyorum.
Tom doesn't have to explain himself to me.
- Tom bana kendini açıklamak zorunda değildir.
You don't have to explain anything.
- Bir şey açıklamak zorunda değilsin.
He gave an account of how he had escaped.
- O, nasıl kaçtığını açıklamak durumunda kaldı.
Most languages have euphemistic expressions to describe death and dying.
- Çoğu dilde ölüm ve ölmeyi açıklamak için örtülü ifadeler vardır.
He wants to make something clear.
- O bir şeyi açıklamak istiyor.