It is not easy to solve the problem.
- Sorunu çözmek kolay değildir.
John tried in vain to solve the problem.
- John sorunu çözmek için boşuna uğraştı.
The office staff worked quickly and efficiently to resolve the problem.
- Ofis çalışanları problemi çözmek için hızlı ve etkili çalıştılar.
It's gonna be difficult to resolve this case.
- Bu davayı çözmek zor olacak.
It's not going to be easy to decode.
- Şifreyi çözmek kolay olmayacak.
The workers united to solve the problem.
- İşçiler sorunu çözmek için birleştiler.
Tom and Mary worked together to solve the problem.
- Tom ve Mary sorunu çözmek için birlikte çalıştılar.
What do you think is the best way to settle this conflict?
- Sizce bu anlaşmazlığı çözmek için en iyi yol nedir?
There's only one way to settle this.
- Bunu çözmek için tek yol var.
The office staff worked quickly and efficiently to resolve the problem.
- Ofis çalışanları problemi çözmek için hızlı ve etkili çalıştılar.
It is impossible to resolve the conflict.
- Bu çatışmayı çözmek imkansız.
It's not going to be easy to decode.
- Şifreyi çözmek kolay olmayacak.
We have to figure out what happened to Tom.
- Tom'a ne olduğunu çözmek zorundayız.
Tom is trying to figure out a way to solve the problem.
- Tom, sorunu çözmek için bir yol bulmaya çalışıyor.
It's almost impossible to work out this problem.
- Bu sorunu çözmek hemen hemen imkânsız.