Ben her iki kitabı okumadım.
- I haven't read either book.
Belgelerin yığınını eşit şekilde böl, ve onları birer birer odanın her iki tarafına koy.
- Divide the pile of documents equally, and take them one by one to either side of the room.
Onlardan hiçbirini tanımıyorum.
- I don't know either of them.
Ebeveynlerinden hiçbirine benzemez.
- He doesn't resemble either of his parents.
Her halükarda kaybedersin.
- Either way, you lose.
Her halükarda umurumda değil.
- I don't mind either way.
Bu benim değil. Benim de değil.
- This isn't mine. It's not mine either.
O, sporların düşkünü değildir, ben de değilim.
- He is not fond of sports, and I am not either.
Tom'un ebeveynlerinin her ikisi de o sadece bir bebekken öldüler bu yüzden onlardan herhangi birini hatırlamıyor.
- Both of Tom's parents died when he was just a baby, so he doesn't remember either one of them.
Ya restoranda bir garson olarak ya da bir barmen , her ikisi de Tamam.
- Either as a waiter at a restaurant or a bartender, both are OK.
Tom'un ebeveynlerinin her ikisi de o sadece bir bebekken öldüler bu yüzden onlardan herhangi birini hatırlamıyor.
- Both of Tom's parents died when he was just a baby, so he doesn't remember either one of them.
Ya becerikli ya da tembel ama her ikisi değil.
- Either skillful or lazy. But not both.
Ray, Gary'nin hikayesini desteklemek istiyordu fakat polisler onların ikisininde gerçeği söylediklerine ikna olmamışlardı.
- Ray was willing to corroborate Gary's story, but the police were still unconvinced that either of them were telling the truth.
İki eski âşık arkadaş kalabiliyorsa, ya onlar hâlâ aşıktır ya da hiç olmadılar.
- If two past lovers can remain friends, it's either because they are still in love, or they never were.
Ben, onlardan herhangi birini sevmiyorum.
- I don't like either of them.
İki kitaptan herhangi birini alabilirsin.
- You may take either of the two books.
Bardaklardan herhangi birini alabilirsin.
- You may take either of the glasses.
Kitaplardan herhangi birini alabilirsin.
- You may take either of the books.
Bu bir ya ya da konusu.
- It's a matter of either or.
Bunların ikisinden birine sahip olabilirsiniz, fakat ikisine birden değil.
- You can have either of these, but not both.
İkisinden biri gitmeli.
- Either of the two must go.
İki kitaptan herhangi birini alabilirsin.
- You may take either of the two books.
Bardaklardan herhangi birini alabilirsin.
- You may take either of the glasses.
kullanıldığı yere gore sıfat,zamir,zarf ve bağlaç olabiliyor.
İki kızın her birini tanıyor musun?
- Do you know either of the two girls?
Tom ne Fransızca ne de İspanyolca konuşabilir.
- Tom can't speak either French or Spanish.
Tom ne İngilizce ne de Fransızca konuşuyor.
- Tom doesn't speak either French or English.
Tom'un ebeveynlerinin her ikisi de o sadece bir bebekken öldüler bu yüzden onlardan herhangi birini hatırlamıyor.
- Both of Tom's parents died when he was just a baby, so he doesn't remember either one of them.
Ya restoranda bir garson olarak ya da bir barmen , her ikisi de Tamam.
- Either as a waiter at a restaurant or a bartender, both are OK.
İster evlen ister evlenme öyle ya da böyle pişman olacaksın.
- Whether you get married or not, you'll regret it either way.
İkinizden biri bir şey ister misiniz?
- Would either of you like anything?
Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol.
- Either be as you seem or seem as you are.
Ya sen ya da arkadaşın hatalı.
- Either you or your friend is wrong.
Her hands, long and beautiful, lay on either side of her face.
Either you eat your dinner or you go to your room.
And either vowd with all their power and wit, / To let not others honour be defaste .
I don't like him and I don't like her either.
... doing so in order to protect either shareholders or children. For example, you may remember ...
... kings they could mean either of two, sports teams or maybe ...