I quickened my steps to catch up with her.
- Ona yetişmek için adımlarımı hızlandırdım.
Tom ran like crazy to catch up with Mary.
- Tom Mary'ye yetişmek için deli gibi koştu.
Plants need sunlight to grow.
- Bitkilerin yetişmek için güneş ışığına ihtiyacı var.
I couldn't run fast enough to keep up with them.
- Onlara yetişmek için yeterince hızlı koşamadım.
I must study hard in order to keep up with him.
- Ona yetişmek için çok çalışmalıyım.
Tom was too short to reach the top shelf.
- Tom üst rafa yetişmek için çok kısaydı.
I had to run to catch up with Tom.
- Tom'a yetişmek için koşmak zorunda kaldım.
Sally was absent from school for two weeks, so she has to work hard to catch up with her class.
- Sally iki haftadır okulda yok, bu yüzden sınıfa yetişmek için çok sıkı çalışmak zorunda.