If you are going abroad, it's necessary to have a passport.
- Eğer yurt dışına gidiyorsanız, bir pasaporta sahip olmak gereklidir.
It is necessary to have a license to drive a car.
- Bir araba sürmek için bir ehliyete sahip olmak gereklidir.
Someday, I would like to possess a sailboat.
- Günün birinde, bir yelkenliye sahip olmak istiyorum.
Happiness isn't merely having many possessions.
- Mutluluk sadece birçok mala sahip olmak değildir.
Tom has to have everything his own way.
- Tom her şeye kendi yoluyla sahip olmak zorunda.
I've always wanted to own a sports car.
- Ben her zaman bir spor arabaya sahip olmak istedim.
You're not curvy. You're fat.
- Sen kıvrımlı hatlara sahip değilsin. Sen şişmansın.
You're not fat. You're curvy.
- Sen şişman değilsin. Sen kıvrımlı hatlara sahipsin.
You must be in possession of a valid ticket.
- Geçerli bir bilete sahip olmalısın.
Happiness isn't merely having many possessions.
- Mutluluk sadece birçok mala sahip olmak değildir.
Tom can't get a job because he doesn't have any experience, but he can't acquire experience because he can't get a job.
- Tom yeterli bir deneyime sahip olmadığı için bir iş bulamıyor fakat o bir iş bulamadığı için deneyim edinemiyor.
I've always wanted to get my hands on one of these.
- Her zaman bunlardan birine sahip olmak istedim.
It's better to have larger hands than smaller hands when playing the piano.
- Piyano çalarken büyük ellere sahip olmak küçük ellere sahip olmaktan daha iyidir.
Has having so much money made you happy?
- Bu kadar çok paraya sahip olmak seni mutlu etti mi?
Layla has always wanted to have her own business.
- Leyla her zaman kendi işini sahip olmak istedi.
Many dog owners only feed their dogs once a day.
- Birçok köpek sahipleri köpeklerini sadece günde bir kez beslerler.
Cats show emotional habits parallel to those of their owners.
- Kediler sahiplerininkine paralel duygusal alışkanlıklar gösterir.
You have so much potential.
- Sen çok fazla potansiyele sahipsin.
You have great potential.
- Sen büyük potansiyele sahipsin.
Most of the women credit card holders are judicious in using their cards.
- Kadın kredi kartı sahiplerinin çoğu, kartlarını akıllıca kullanır.
He has a master's degree in mathematics.
- O matematik alanında yüksek lisans derecesine sahiptir.
It must bother you to have taken a bad master. I'm stupid too. So, it's all right.
- Kötü bir öğretmene sahip olmak sizi rahatsız ediyor olmalı. Ben de aptalım. Öyleyse, tamam.
I think Tom is possessive.
- Sanırım Tom sahip çıkan.
You're very possessive, aren't you?
- Sen çok sahip çıkansın, değil mi?