The river runs parallel to the main street.
- Nehir ana caddeye paralel akar.
His background parallels that of his predecessor.
- Onun alt yapısı onun selefininki ile paralellik göstermektedir.
The practice of male circumcision is ancient and developed in parallel amongst different cultures.
- Erkek sünnetinin uygulaması farklı kültürler arasında paralel olarak gelişmiştir.