-e muhalif

listen to the pronunciation of -e muhalif
Турецкий язык - Английский Язык

Определение -e muhalif в Турецкий язык Английский Язык словарь

-e muhalif
adverse to
muhalif
opponent

Many opponents were sent to Siberia. - Birçok muhalif Sibirya'ya gönderildi.

Public opinion has been sharply divided into supporters and opponents. - Kamuoyu, destekçiler ve muhalifler olarak keskin bir şekilde bölündü.

muhalif
adversary
muhalif olmak
dissent
muhalif
dissident
mefhum-u muhâlif
opposing concepts-u
muhalif
dissenter

The government started rounding up and arresting dissenters, idealists, and Esperanto-speakers. - Hükümet, muhalifleri, idealistleri ve Esperanto konuşanları toplamaya ve tutuklamaya başladı.

muhalif
disaffected
muhalif
critic

Tom had many critics. - Tom'un bir sürü muhalifleri vardı.

This author is a prominent critic of the role of the United States as a superpower. - Bu yazar ABD'nin bir süper güç olarak rolünün önde gelen bir muhalifidir.

muhalif
warring
muhalif
repugnant
muhalif
opposing
muhalif
antagonist

The two countries are antagonistic to each other. - İki ülke birbirine muhalif.

muhalif
dead set against
muhalif
opposing, contrary; cantradictory; adversary, opponent
muhalif
hostile
muhalif
opposing; of the opposition, opposition
muhalif
(Hukuk) antagonistic

The two countries are antagonistic to each other. - İki ülke birbirine muhalif.

muhalif
dead against
muhalif
contrary, adverse
muhalif
contrary to, in violation of; opposed to, against
muhalif
conflicting, incompatible
muhalif
objector
muhalif
defiant
muhalif
opposite
muhalif
oppositional
muhalif
anti
muhalif
contrary
muhalif
dissentient
muhalif olan
dissentient
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение -e muhalif в Турецкий язык Турецкий язык словарь

MEFHUMU MUHALİF
(Hukuk) Aksi ile kanıt; kavramın zıddı
MUHALİF
(Osmanlı Dönemi) Karşı duran
MUHALİF
(Osmanlı Dönemi) Uymayan. Birbirine benzemiyen. Birbirine zıt olan
MUHALİF
(Osmanlı Dönemi) Başka şekilde düşünen
muhalif
Bir tutuma, bir görüşe, bir davranışa karşı olan, aykırı olan: "Muhaliflerin, Mecliste ordu aleyhine açtıkları cereyan devam ediyordu."- Atatürk
muhalif
Bir tutuma, bir görüşe, bir davranışa karşı olan, aykırı olan (kimse)
muhalif
Aykırılık eden, uymayan, uygunluk göstermeyen
muhalif
Aykırılık eden, uymayan, uygunluk göstermeyen: "Fikrine, ümidine, arzusuna muhalif bir şeye rast gelince hemen bozulur."- Ö. Seyfettin
muhâlif
(Osmanlı Dönemi) uymayan, zıt olan; karşı duran
-e muhalif
Избранное