Tom said that he didn't mean to be late.
- Tom amacının geç kalmak olmadığını söyledi.
Tom doesn't want to be late.
- Tom geç kalmak istemiyor.
I had to stay in bed all day.
- Ben bütün gün yatakta kalmak zorunda kaldım.
I want to stay here longer.
- Burada daha uzun kalmak istiyorum.
We will need this to survive.
- Hayatta kalmak için buna ihtiyacımız olacak.
Tom understands what it takes to survive.
- Tom hayatta kalmak için ne gerektiğini anlıyor.
I was afraid I'd be late.
- Geç kalmaktan korktum.
Tom said that he didn't mean to be late.
- Tom amacının geç kalmak olmadığını söyledi.
Tom said that he didn't mean to be late.
- Tom amacının geç kalmak olmadığını söyledi.
Tom doesn't want to be late.
- Tom geç kalmak istemiyor.
I don't like to be alone.
- Yalnız kalmak istiyorum.
They said they only wanted to be left alone.
- Sadece yalnız kalmak istediklerini söylediler.
She has remained abroad ever since.
- O zamandan beri yurt dışında kalmaktadır.
I want to remain anonymous in this.
- Bunda anonim kalmak istiyorum.
They said they only wanted to be left alone.
- Sadece yalnız kalmak istediklerini söylediler.
She just wants to be left alone.
- O sadece yalnız kalmak istiyor.
Tom can't go out drinking with the guys tonight. He has to stay home and take care of his mother.
- Tom bu gece adamlarla içmek için dışarı çıkamaz. O evde kalmak ve annesine bakmak zorunda.
Does Tom have to stay home today?
- Tom bugün evde kalmak zorunda mı?
I want to stay in the house.
- Evde kalmak istiyorum.
Tom has to stay in the house because he has the chicken pox.
- Tom su çiçeği olduğu için evde kalmak zorunda.
I just want to be left alone for a while.
- Sadece bir süre yalnız kalmak istiyorum.
They said they only wanted to be left alone.
- Sadece yalnız kalmak istediklerini söylediler.
In fact, the inhabitants have been exposed to radioactive rays.
- Aslında, yerleşik halk radyoaktif ışınlara maruz kalmaktadır.
In fact, the inhabitants have been exposed to radioactive rays.
- Aslında, yerleşik halk radyoaktif ışınlara maruz kalmaktadır.
You have only to keep silent.
- Sadece sessiz kalmak zorundasın.
He was right to keep silent.
- O sessiz kalmakta haklıydı.
You're just afraid you'll have to kiss Tom.
- Sen sadece Tom'u öpmek zorunda kalmaktan korkuyorsun.
I don't want to have to warn you again.
- Seni tekrar uyarmak zorunda kalmak istemiyorum.
ikilemde kaldım.