I hope Tom's not too mad at me.
- Tom'un bana çok kızgın olmadığını umuyorum.
You should avoid Tom today if at all possible. He's very mad at you.
- Bugün mümkünse Tom'dan uzak durmalısın. O sana çok kızgın.
Tom is likely to be hot.
- Tom muhtemelen kızgın olacak.
Tom ran as fast as he could to escape from the angry bear.
- Tom kızgın ayıdan kaçmak için elinden geldiği kadar hızlı koştu.
When angry, count ten; when very angry, a hundred.
- Kızgınsan ona kadar; çok kızgınsan yüze kadar say.
The governor of Texas was furious.
- Teksas valisi kızgındı.
He reacted furiously.
- O, kızgın bir şekilde tepki verdi.
Tom seems to be annoyed with himself.
- Tom kendisine kızgın görünüyordu.
I was annoyed with him for keeping me waiting.
- Beni beklettiği için ona kızgındım.
Tom looked indignant.
- Tom kızgın görünüyordu.
When my wife crosses her arms and taps her foot I know she's angry.
- Karım kollarını bağladığında ve ayağını yere vurduğunda, onun kızgın olduğunu biliyorum.
Why does he look black?
- O niçin kızgın görünüyor?
Tom gave me a fierce look.
- Tom bana kızgın bir görüntü verdi.
Savages fear the appearance of a fierce wild beast.
- Barbarlar kızgın vahşi bir hayvanın görünüşünden korkuyorlar.
My mother told me why my father was so angry with me.
- Annem, babamın bana neden çok kızgın olduğunu bana anlattı.
Sue's very angry with you, my new waitress said.
- Sue size çok kızgın, yeni garson kız söyledi.
Sami angrily denied he was in Layla's apartment that night.
- Sami o gece Leyla'nın dairesinde olduğunu kızgın bir şekilde yalanladı.
Mary stomped her foot angrily.
- Mary kızgın bir şekilde ayağını yere vurdu.
He reacted furiously.
- O, kızgın bir şekilde tepki verdi.