Sami was very watchful.
- Sami çok dikkatliydi.
The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give.
- Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.
If you're not careful, you might slip and fall on the icy steps.
- Eğer dikkatli olmazsan ,kayabilir ve buzlu basamakların üstüne düşebilirsin.
Tom listened attentively.
- Tom dikkatlice dinledi.
Tom asked Mary to be attentive during meetings.
- Tom Mary'den toplantılar sırasında dikkatli olmasını rica etti.
Life is as a box of matches. Treating it cautiously is foolish, not treating it cautiously is dangerous.
- Yaşam bir kutu kibrit gibidir. Dikkatli davranırsan aptallıktır. Dikkatli davranmazsan tehlikelidir.
At last, they began to count down cautiously.
- Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar.
You should be more thoughtful of your safety.
- Güvenliğiniz hakkında daha dikkatli olmalısın.
Be careful interpreting indirect translations. Genders may have changed.
- Dolaylı çevirileri yorumlarken dikkatli ol. Cinsiyetler değişmiş olabilir.
I advise you to be careful in making notes for the lecture.
- Dersi not alırken dikkatli olmanızı tavsiye ederim.
He closed carefully the front door.
- O, ön kapıyı dikkatlice kapattı.
He wants to keep a close eye on the rules.
- O kuralları dikkatlice takip etmek istiyor.
I forced myself to stay alert.
- Kendimi dikkatli olmaya zorladım.
My son needs to be more alert at school.
- Oğlum okulda daha dikkatli olmalı.
We have to be cautious.
- Dikkatli olmak zorundayız.
I want to be cautious.
- Dikkatli olmak istiyorum.
I'm very mindful of that.
- Onun hakkında çok dikkatliyim.
I wasn't being mindful and got on a wrong bus by mistake.
- Dikkatli değildim ve yanlışlıkla hatalı otobüse bindim.
I've got to be careful.
- Dikkatli olmak zorundayım.
I have to be careful from now on.
- Artık dikkatli olmak zorundayım.