I want to explore the world and go on an adventure.
- Dünyayı keşfetmek ve bir maceraya devam etmek istiyorum.
You're right. I have to go on living.
- Haklısın. Yaşamaya devam etmek zorundayım.
Are you ready to proceed?
- Devam etmek için hazır mısın?
How would you like to proceed?
- Nasıl devam etmek istersin?
We have no options but to continue.
- Devam etmekten başka seçeneğimiz yok.
Not only has eating with your fingers continued throughout the centuries, but some scholars believe that it may become popular again.
- Parmaklarınızla yemek yemek sadece yüzyıllar boyu devam etmekle kalmadı, aynı zamanda bazı alimler onun tekrar popüler olabileceğine inanıyorlar.
We've got to keep on struggling.
- Mücadelemizi sürdürmeye devam etmek zorundayız.
I have to keep on working.
- Ben çalışmaya devam etmek zorundayım.
It's hard to keep up with Tom.
- Tom'la devam etmek zor.
I want to get on with my life.
- Hayatıma devam etmek istiyorum.
Tom wanted to get on with his life.
- Tom hayatına devam etmek istiyordu.
It was all I could do to keep standing.
- Yapabildiğim bütün şey ayakta durmaya devam etmekti.
I want to continue to help women.
- Kadınlara yardım etmeye devam etmek istiyorum.
Fadil wanted to continue to love Dania.
- Fadıl, Dania'yı sevmeye devam etmek istiyordu.
The work is now in progress.
- İş şimdi devam etmektedir.
We've just got to keep going.
- Biz sadece gitmeye devam etmek zorundayız.
You have to keep going.
- Devam etmek zorundasın.